20 Kasım 2010 Cumartesi 0 yorum By: sabannuhoglu

Mahcubiyet

Hiç unutmuyorum. Yıl herhalde 1965 idi. İlkokulu bitirdiğim yıldı. Her yıl olduğu gibi o yıl da köyde dayıma yardıma gittik, kardeşim Mustafa'yla.
Köyün o sıcak temmuz ve ağustos aylarında herkes sıcaklardan bunalırdı. Bizim görevimiz dayı oğlu İsmail ile, köyden harmanda çalışanlara yemek götürmekti.
Sıcak bir temmuz günüydü. Dayıoğlu İsmail'le harmandan eve hoplaya zıplaya geldik. Satı teyzem harmana gidecek gidecek yemeğin hazır olmadığını bize bildirince, biz de elimize taze bazlamaları alarak dışarı çıktık. Ekmekler tazeliğine tazeydi fakat içinde katık yoktu. Katığın olmaması bizi çok etkilemiyordu.
Komşumuzun oğlu Ömer, kendi halinde, hafif zayıfça, bizden bir iki yaş küçüktü. Dedesi onu çok seviyordu. Dedesi çok sert bir kişiliğe sahipti. Hepimiz kendisinden korkuyorduk. O gün Ömer, elinde özenle tuttuğu, üzeri tereyağı ile kaplı ekmekle kapıdan çıktı. Dayıoğlu onu görünce: "İşte ekmeğimizin katığı" dedi. Ben önce anlamadım. Sonra İsmail durumu izah edince anladım. Hoş birşey değildi, ama o zamanki çocukluk işte. Ömer'e ekmeğin üzerindeki tereyağından kendi ekmeğine sürmesini istedi. Ömer inatçıydı, kabul etmedi. İsmail, duvarın köşesine Ömer'i sıkıştırarak elindeki ekmeği alıp, üzerindeki tereyağını önce kendi ekmeğine sonra da benim ekmeğime sürdü. Ömer ağlayarak eve girdi. Bizi aldı bir korku, çünkü dedesine söylerse dedesi bizi babamıza şikayet ederdi. Bizi aldı bir korku. Kapı açıldı. Babaannesi bize Ömer'e ne yaptığımızı sordu. Dayıoğlu durumu kendi diliyle anlattı. Ömer'in babaannesi: "oğlum, çocuğu niye ağlattınız, isteseydiniz sizin ekmeğinize de yağ sürerdim" dedi.
Dayıoğlu İsmail ile birbirimize baktık. Çok mahçup olduk. Zaman zaman Ömer'e takılıyorduk: Ömer ekmeğinde yağ yok mu diye...

Zor günler, aylar, yıllar...

Günler ayları, aylar yılları kovalıyordu, "gün olur asla bedel" dedik de ne oldu. işte günler gelip geçiyor. Ne anladın dediler bana 57 yılda. Cevap vermekte pek zorlandım, aslında. Ben günlerin bu kadar çabuk, ayların bu kadar acı, yılların bu kadar çekilmez olduğunu bilseydim istemezdim belki dünyaya gelmeyi. Ben de biraz saçmaladım, herhalde. Gelememek dünyaya sanki elimizde.
Dünya güzel, etraf güzel, herşey güzel. Onları çirkinleştiren bizlerin bitmez tükenmez ihtiraslarımızdı. Güzelliğin ne olduğunu da bilmekte zorluk çekiyoruz. Halbuki her şey yaradanın aynasıdır, dünyada.
Bir türlü beceremiyoruz, mutlu olmayı. Bu kadar zor mu mutlu olmak, ona ulaşmak, bilmiyorum, bilemiyorum. Bilen varsa söylesin bize çekinmeden mutluluğun şifresini...
15 Kasım 2010 Pazartesi 0 yorum By: sabannuhoglu

Okuldaki ilk günüm

çocukluğum çok heyecnlı maceralı günlerle doludur hangisini anlatsam  bilmem ki ilkokula başladığım ilk günlerdi  okul bahçesinde  toplanmıştık bayan bir öğretmen  bizi topluca sınıfa götürdü. Sınıfta yanıma oturan arkadaşımla tanıştım, ismini hatırlamasam da siması gözümün önünde. Zilin çalmasıyla teneffüse çıktık. Oyunlar oynadık. Arkadaşımla oyun oynarken zil çalınca, kalabalıktan başka sınıfa girmişiz. Burasının bizim sınıf olmadığını ben farkettim. Çünkü, öğretmenimiz bayandı, bu sınıfın öğretmeni ise erkekti. Ne yapacağımızı şaşırdık, o sırada öğretmenimiz sınıfa girdi. Bizim sınıfta olmadığımızı farkedip bizi aramaya gelmiş, bizi görünce hafifce gülümsedi. Bizim elimizden tutup sınıfımıza götürdü. Bir sonraki derste öğretmenimiz, bütün sınıfı okulda gezdirdi, her yeri bize tanıttı. Okulda ilk günüm heyecanlı geçti.

Tanışalım

1953 Çankırı doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Çankırı'da yaptım. Yüksek öğrenimimi Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Türkçe öğretmenliği bölümünden 1976 yılında mezun oldum. İlk öğretmenliğime Kars- Kağızman Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda başladım. 1978-1980 yılları arasında askerlik görevimi yedek subay olarak Mardin 22. seyyar Jandarma Tugayında tamamladım. Asker dönüşü Çankırı Atatürk Ortaokulu'nda Türkçe öğretmenliğine atandım. Aynı yıl müdür yardımcısı oldum. 28 yıl süren öğretim hayatım 2004 yılında emeklilikle sonlandı. Şu anda emekliliğimin tadını çıkartıyorum. Emekli öğretmen arkadaşlarımla buluşup, sohbetler ediyoruz, güncel konuları tartışıyoruz, eski öğretmenlik anılarımızı tazeliyoruz. Bu blogu da kızımla birlikte hazırladık. Hayatımla ilgili anılarımı, farklı konulardaki düşüncelerimi sizinle paylaşmak beni heyecanlandırıyor.